Kur'an-ı Kerim Cüz-23 Sayfa-455

share on facebook  tweet  share on google  print  
Kur'an-ı Kerim'in 455. sayfasında (38/SÂD-27) - (38/SÂD-42) arasındaki ayetler yer almaktadır.
direction_left
direction_right

Kur'an Dinle

Kur'ân dinlemeye başlamak için bir Hafız seçiniz.
Hafız Abu Bakr al Shatri sesinden Cüz-23, Sayfa-455 dinle!
Hafız Maher Al Mueaqly sesinden Cüz-23, Sayfa-455 dinle!
Hafız Mishary AlAfasy sesinden Cüz-23, Sayfa-455 dinle!
Kuran-ı Kerimin 455. sayfasının mp3 dosyasını indir
Ve gökyüzünü, arzı ve ikisi arasındaki şeyleri bâtıl (boşuna) yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık ateş sebebiyle (azap edilecekleri için) inkâr edenlerin vay haline. ﴿27﴾ Hiç âmenû olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanları, yeryüzünde fesat çıkaranlarla ya da takva sahiplerini, facirlerle bir tutar mıyız? ﴿28﴾ Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, âyetleri ile tedbir alsınlar ve ulûl’elbab tezekkür etsin diye. ﴿29﴾ Ve Dâvud (a.s)’a oğlu Süleyman’ı, armağan ettik. Ne güzel kul. Muhakkak ki o evvabtı (Allah’a ulaşmıştı).﴿30﴾ Ona bir akşam vakti, koşmaya hazır, iyi cins atlar sunulmuştu. ﴿31﴾ Bunun üzerine dedi ki: "Muhakkak ki ben, (onları) Rabbimi zikrettiğim için hayır (hayra, daimî zikre ulaşanların) sevgisi ile seviyorum." (Atlar tozu dumana katıp koşarak toz) perdesinin arkasında kaybolunca. ﴿32﴾ "Onları bana geri getirin." (dedi). Sonra bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı. ﴿33﴾ Ve andolsun ki Biz, Süleyman (A.S)’ı imtihan ettik. Ve onun kürsüsü (tahtı) üzerine ceset olarak ulaştırdık. Sonra yöneldi (ayrıldı). ﴿34﴾ "Rabbim, beni mağfiret et. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk bağışla (hediye et). Muhakkak ki Sen, Sen Vehhab’sın (çok bağışlayıcısın)." dedi. ﴿35﴾ Bunun üzerine rüzgârı ona musahhar (emre amade) kıldık. Onun emri ile dilediği yere hafif hafif eserek giderdi. ﴿36﴾ Ve şeytanları da hepsini ki, onlar bina yapanlar ve dalgıçlardır.﴿37﴾ Ve diğerlerini (de) zincirlerle birbirine bağlı olarak (emre amade kıldık). ﴿38﴾ Bunlar bizim atâmızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık dilediğine hesapsız ver veya verme. ﴿39﴾ Ve muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır. ﴿40﴾ Ve kulumuz Eyüp (A.S)’ı zikret (hatırla). Rabbine şöyle seslenmişti: "Muhakkak ki şeytan, bana dert ve azap dokundurdu." ﴿41﴾ Ayağın ile (yere) vur. (İşte) bu serin, yıkanılacak ve içilecek su. ﴿42﴾
455
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ذَلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ ﴿٢٧﴾ أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ ﴿٢٨﴾ كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ ﴿٢٩﴾ وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ ﴿٣٠﴾ إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ ﴿٣١﴾ فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَن ذِكْرِ رَبِّي حَتَّى تَوَارَتْ بِالْحِجَابِ ﴿٣٢﴾ رُدُّوهَا عَلَيَّ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ ﴿٣٣﴾ وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَى كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ ﴿٣٤﴾ قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَّا يَنبَغِي لِأَحَدٍ مِّنْ بَعْدِي إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ ﴿٣٥﴾ فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاء حَيْثُ أَصَابَ ﴿٣٦﴾ وَالشَّيَاطِينَ كُلَّ بَنَّاء وَغَوَّاصٍ ﴿٣٧﴾ وَآخَرِينَ مُقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ ﴿٣٨﴾ هَذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿٣٩﴾ وَإِنَّ لَهُ عِندَنَا لَزُلْفَى وَحُسْنَ مَآبٍ ﴿٤٠﴾ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ ﴿٤١﴾ ارْكُضْ بِرِجْلِكَ هَذَا مُغْتَسَلٌ بَارِدٌ وَشَرَابٌ ﴿٤٢﴾
٤٥٥
Üye Girişi
e-posta
Parola
Beni hatırla