Kur'an-ı Kerim Cüz-30 Sayfa-588

share on facebook  tweet  share on google  print  
Kur'an-ı Kerim'in 588. sayfasında (83/MUTAFFİFÎN-7) - (83/MUTAFFİFÎN-34) arasındaki ayetler yer almaktadır.
direction_left
direction_right

Kur'an Dinle

Kur'ân dinlemeye başlamak için bir Hafız seçiniz.
Hafız Abu Bakr al Shatri sesinden Cüz-30, Sayfa-588 dinle!
Hafız Maher Al Mueaqly sesinden Cüz-30, Sayfa-588 dinle!
Hafız Mishary AlAfasy sesinden Cüz-30, Sayfa-588 dinle!
Kuran-ı Kerimin 588. sayfasının mp3 dosyasını indir
Hayır, muhakkak ki, füccarın (şeytanın fücuruna tâbî olan kâfirlerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette siccîndedir (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücrelerindedir).﴿7﴾ Ve siccînin ne olduğunu sana bildiren nedir?﴿8﴾ (O), rakamlandırılmış (kazanılan negatif ve pozitif puanların dereceler halinde yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir).﴿9﴾ İzin günü, yalanlayanların vay haline.﴿10﴾ Onlar ki dîn gününü yalanlıyorlar.﴿11﴾ Ve onu (dîn gününü), haddi aşan asi günahkârların hepsi hariç, kimse yalanlamaz.﴿12﴾ Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: “Evvelkilerin masalları.” dedi.﴿13﴾ Hayır, bilâkis kazanmış oldukları şeyler, onların kalplerinin üzerini kapladı (kalplerini kararttı).﴿14﴾ Hayır, muhakkak ki onlar izin günü Rab’lerinden elbette perdelenmiş olanlardır (Rab’lerini göremezler).﴿15﴾ Sonra, muhakkak ki onlar, elbette alevli ateşe atılacak olanlardır.﴿16﴾ Sonra onlara: “Bu, sizin kendisini yalanladığınız şeydir.” denilir.﴿17﴾ Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin, hidayette olanların) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin’dedir (zemin kattan 7 kat yukarıda olan birinci âlemdeki kader hücrelerindedir).﴿18﴾ Ve illiyyin’in ne olduğunu sana bildiren nedir?﴿19﴾ (O), rakamlandırılmış (kazanılan pozitif ve negatif derecelerin yazılmış olduğu) bir kitaptır (kayıttır, insanların hayat filmidir).﴿20﴾ Ona, mukarrebin (yakın olan melekler) şahit olurlar.﴿21﴾ Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni’metler içindedir.﴿22﴾ Tahtlar üzerinde (oturup) seyrederler.﴿23﴾ Sen, ni’metin pırıltısını (sevincini), onların yüzlerinde görüp anlarsın.﴿24﴾ Onlara, mühürlenmiş (sadece kendilerinin açacağı) halis şaraptan sunulur (içirilir).﴿25﴾ Onun (o şarabın) sonu misktir (şahane misk kokusudur). Ve yarışanlar, artık bunda (bunun için) yarışsınlar.﴿26﴾ Onun mizacı (muhtevası) tesnîmdendir.﴿27﴾ O bir pınardır ki ondan, mukarrebin (Rabbine yakın) olanlar içer.﴿28﴾ Muhakkak ki suçlu olanlar (günahkârlar), âmenû olanlara gülüyorlardı.﴿29﴾ Ve onların (âmenû olanların) yanlarına geldikleri zaman, birbirlerine kaş göz işareti yaparlar.﴿30﴾ Ve ailelerine döndükleri zaman neşeyle dönerler.﴿31﴾ Ve onları gördükleri zaman: “Muhakkak ki onlar gerçekten dalâlette olanlardır.” dediler.﴿32﴾ Ve onlar, onların (âmenû olanların) üzerine gözetici olarak gönderilmediler.﴿33﴾ Artık bugün âmenû olanlar, kâfirlere gülüyorlar.﴿34﴾
588
كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الفُجَّارِ لَفِي سِجِّينٍ ﴿٧﴾ وَمَا أَدْرَاكَ مَا سِجِّينٌ ﴿٨﴾ كِتَابٌ مَّرْقُومٌ ﴿٩﴾ وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٠﴾ الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ ﴿١١﴾ وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ ﴿١٢﴾ إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ ﴿١٣﴾ كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَى قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ ﴿١٤﴾ كَلَّا إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ ﴿١٥﴾ ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ ﴿١٦﴾ ثُمَّ يُقَالُ هَذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ ﴿١٧﴾ كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ ﴿١٨﴾ وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ ﴿١٩﴾ كِتَابٌ مَّرْقُومٌ ﴿٢٠﴾ يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ ﴿٢١﴾ إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ﴿٢٢﴾ عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ ﴿٢٣﴾ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ ﴿٢٤﴾ يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ ﴿٢٥﴾ خِتَامُهُ مِسْكٌ وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ ﴿٢٦﴾ وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ ﴿٢٧﴾ عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ ﴿٢٨﴾ إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُواْ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ ﴿٢٩﴾ وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ ﴿٣٠﴾ وَإِذَا انقَلَبُواْ إِلَى أَهْلِهِمُ انقَلَبُواْ فَكِهِينَ ﴿٣١﴾ وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاء لَضَالُّونَ ﴿٣٢﴾ وَمَا أُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظِينَ ﴿٣٣﴾ فَالْيَوْمَ الَّذِينَ آمَنُواْ مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَ ﴿٣٤﴾
٥٨٨
Üye Girişi
e-posta
Parola
Beni hatırla