Kur'an-ı Kerim BELED Suresi

share on facebook  tweet  share on google  print  
BELED Suresini Arapça ve Türkçe olarak okuyabilir, dinleyebilirsiniz. Ayrıca bir alt satırdaki mp3 dinle menüsünün altındaki BELED Suresini mp3 olarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
direction_left
direction_right

Kur'an Dinle

Kur'ân dinlemeye başlamak için bir Hafız seçiniz.
Hafız Abu Bakr al Shatri sesinden BELED Suresi dinle!
Hafız Maher Al Mueaqly sesinden BELED Suresi dinle!
Hafız Mishary AlAfasy sesinden BELED Suresi dinle!
90 - BELED suresini bilgisayarına indir
BELED

Bismillâhirrahmânirrahîm

Hayır, bu beldeye kasem ederim ki.
Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.
Ve babaya ve doğan çocuğa andolsun.
Andolsun ki Biz insanı, meşakkat içinde yarattık.
(İnsan) ona hiç kimsenin asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
O: “Pekçok mal tükettim.” der.
Onu hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
Ona iki göz vermedik mi?
Ve bir dil ve iki dudak.
Ve onu iki yola (gayy yolu ve hidayet yolu) ulaştırırız.
Fakat o akabeyi (sarp yokuşu) aşmadı.
Ve akabenin ne olduğunu sana bildiren nedir?
(Akabeyi aşmak) kölenin azadıdır.
Veya yorgun ve aç olduğu günde doyurmaktır.
Yakınlık sahibi (akraba) olan yetimi.
Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır).
Sonra âmenû olanlardan (Allah’a ulaşmayı dileyenlerden) ve sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır (akabeyi aşmak).
İşte onlar ashabı meymenedir (meymene sahibidir) (amel defteri (hayat filmi) sağından verilenlerdir).
Ve âyetlerimizi inkâr edenler, onlar ashabı meşemedir (amel defteri (hayat filmi) solundan verilenlerdir).
Onların üzerinde etrafı kapatılmış ateş vardır.
0
سورة الـبلد
bismillah
لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿١﴾
وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ ﴿٣﴾
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ ﴿٤﴾
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ ﴿٥﴾
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا ﴿٦﴾
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ ﴿٧﴾
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ ﴿٨﴾
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩﴾
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ ﴿١٠﴾
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ ﴿١١﴾
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ ﴿١٢﴾
فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣﴾
أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ ﴿١٤﴾
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥﴾
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦﴾
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ ﴿١٧﴾
أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿١٨﴾
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿١٩﴾
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ ﴿٢٠﴾
٠
Üye Girişi
e-posta
Parola
Beni hatırla